NOT
www.rasulehasret.com bölüm başlıklarında ayrı ayrı olan konular, daha bütün olması açısından bölümlere ayrılmadan aynı başlık altında eklenecektir.
Sırası ile bölümleri ayırmadan bu başlık altından "her müslümanın bilmesi gereken zorunlu bilgiler" içeriğine ulaşabilirsiniz.
Sırası ile bölümleri ayırmadan bu başlık altından "her müslümanın bilmesi gereken zorunlu bilgiler" içeriğine ulaşabilirsiniz.
بِسْمِ اللهِ، اَلْحَمْدُ ِللهِ وَالصَّلاَةُ وَالسَّلاَمُ عَلَى رَسُولِ اللهِ وَبَعْدُ
أمورلاينبغ للمسلم الْجهل بِها
Kitabın Özgün Adı
Müslümanın Zorunlu Bilmesi Gereken Konular
Ana Hatları İle İslam ve İman
Kitabın Yazarı
Enes bin Abdulhamid el-Gûz
Çeviren
Fatih YİĞİT
Dizgi
Mustafa KURUDİREK
بِسْمِ اللهِ الرَّحمن الرَّحِيم
إِنَّ الْحَمْدَ ِللهِ نَحْمَدُهُ وَنَسْتَعِينُهُ وَنَسْتَغْفِرُهُ وَنَعُوذُ بِاللهِ مِنْ شُرُورِ أَنْفُسِناَ وَمِنْ سَيِّئاَتِ أَعْمَالِناَ، مَنْ يَهْدِهِ اللهُ فَلاَ مُضِلَّ لَهُ وَمَنْ يُضْلِلْ فَلاَ هاَدِيَ لَهُ وَأَشْهَدُ أَنْ لاَ إِلَهَ إِلاَّ اللهُ وَحْدَهُ لاَ شَرِيكَ لَهُ، وَأَشْهَدُ أَنَّ مُحَمَّدًا عَبْدُهُ وَرَسُولُهُ.
ياَ أَيُّهاَ الَّذِينَ آمَنُوا اتَّقُوا اللهَ حَقَّ تُقاَتِهِ وَلاَ تَمُوتُنَّ إِلاَّ وَأَنْتُمْ مُسْلِمُونَ.
ياَأَيُّهاَ الناَّسُ اتَّقُوا رَبَّكُمُ الَّذِي خَلَقَكُمْ مِنْ نَفْسٍ واَحِدَةٍ وَخَلَقَ مِنْهاَ زَوْجَهاَ وَبَثَّ مِنْهُماَ رِجاَلاً كَثِيراً وَنِساَءً وَاتَّقُوا اللهَ الَّذِي تَساَءَلُونَ بِهِ وَالأَرْحاَمَ إِنَّ اللهَ كاَنَ عَلَيْكُمْ رَقِيباً.
ياَأَيُّهاَ الَّذِينَ آمَنُوا اتَّقُوا اللهَ وَقُولُوا قَوْلاً سَدِيداً يُصْلِحْ لَكُمْ أَعْماَلَكُمْ وَيَغْفِرْ لَكُمْ ذُنُوبَكُمْ وَمَنْ يُطِعِ اللهَ وَرَسُولَهُ فَقَدْ فاَزَ فَوْزاً عَظِيماً.
أَمَّا بَعْدُ: فَإِنَّ أَصْدَقَ الْحَدِيثِ كِتَابُ اللهِ وَخَيْرَ الْهَدْيِ هَدْيُ مُحَمَّدٍ صلي الله عليه وسلم وَشَرَّ الأُمُورِ مُحْدَثَاتُهَا وَكُلَّ مُحْدَثَةٍ بِدْعَةٌ وَكُلَّ بِدْعَةٍ ضَلاَلَةٌ وَكُلَّ ضَلاَلَةٍ فِي النَّارِ.
Hutbetu’l-HaceŞüphesiz hamd Allah’a aittir. O’na hamd eder, O’ndan yardım ve mağfiret dileriz. Nefislerimizin şerrinden ve amellerimizin kötülerinden O’na sığınırız. Allah kimi hidayete erdirirse onu saptıracak yoktur, kimi de saptırırsa onu hidayete erdirecek yoktur.إِنَّ الْحَمْدَ ِللهِ نَحْمَدُهُ وَنَسْتَعِينُهُ وَنَسْتَغْفِرُهُ وَنَعُوذُ بِاللهِ مِنْ شُرُورِ أَنْفُسِناَ وَمِنْ سَيِّئاَتِ أَعْمَالِناَ، مَنْ يَهْدِهِ اللهُ فَلاَ مُضِلَّ لَهُ وَمَنْ يُضْلِلْ فَلاَ هاَدِيَ لَهُ وَأَشْهَدُ أَنْ لاَ إِلَهَ إِلاَّ اللهُ وَحْدَهُ لاَ شَرِيكَ لَهُ، وَأَشْهَدُ أَنَّ مُحَمَّدًا عَبْدُهُ وَرَسُولُهُ.
ياَ أَيُّهاَ الَّذِينَ آمَنُوا اتَّقُوا اللهَ حَقَّ تُقاَتِهِ وَلاَ تَمُوتُنَّ إِلاَّ وَأَنْتُمْ مُسْلِمُونَ.
ياَأَيُّهاَ الناَّسُ اتَّقُوا رَبَّكُمُ الَّذِي خَلَقَكُمْ مِنْ نَفْسٍ واَحِدَةٍ وَخَلَقَ مِنْهاَ زَوْجَهاَ وَبَثَّ مِنْهُماَ رِجاَلاً كَثِيراً وَنِساَءً وَاتَّقُوا اللهَ الَّذِي تَساَءَلُونَ بِهِ وَالأَرْحاَمَ إِنَّ اللهَ كاَنَ عَلَيْكُمْ رَقِيباً.
ياَأَيُّهاَ الَّذِينَ آمَنُوا اتَّقُوا اللهَ وَقُولُوا قَوْلاً سَدِيداً يُصْلِحْ لَكُمْ أَعْماَلَكُمْ وَيَغْفِرْ لَكُمْ ذُنُوبَكُمْ وَمَنْ يُطِعِ اللهَ وَرَسُولَهُ فَقَدْ فاَزَ فَوْزاً عَظِيماً.
أَمَّا بَعْدُ: فَإِنَّ أَصْدَقَ الْحَدِيثِ كِتَابُ اللهِ وَخَيْرَ الْهَدْيِ هَدْيُ مُحَمَّدٍ صلي الله عليه وسلم وَشَرَّ الأُمُورِ مُحْدَثَاتُهَا وَكُلَّ مُحْدَثَةٍ بِدْعَةٌ وَكُلَّ بِدْعَةٍ ضَلاَلَةٌ وَكُلَّ ضَلاَلَةٍ فِي النَّارِ.
Allah’tan başka ilah olmadığına şehadet ederim. O tektir ve ortağı yoktur. Yine Muhammed (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in O’nun kulu ve Rasulü olduğuna şehadet ederim.
“Ey iman edenler! Allah’tan sakınılması gerektiği gibi sakının ve ancak Müslümanlar olarak ölün!”
Âl-i İmran 102
“Ey insanlar! Sizi tek bir nefisten yaratan ve ondan da eşini yaratan ve ikisinden birçok erkekler ve kadınlar üretip yayan Rabbinizden korkun. Adını kullanarak birbirinizden dilekte bulunduğunuz Allah’tan ve akrabalık haklarına riayetsizlikten de sakının. Şüphesiz Allah, üzerinizde gözetleyicidir.”
Nisa 1
“Ey iman edenler! Allah’tan korkun ve doğru söz söyleyin ki, Allah işlerinizi düzeltsin ve günahlarınızı bağışlasın! Kim Allah ve Rasulüne itaat ederse büyük bir kurtuluşa ermiş olur.”
Ahzab 70-71
Bundan sonra;
Sözlerin en doğrusu Allah’ın Kitabıdır, yolların en hayırlısı Muhammed (Sallallahu Aleyhi ve Selem)’in yoludur. İşlerin en şerlisi muhdes olanlardır! Dine sonradan sokulan her şey bid’attır, her bid’at dalalettir, her dalalet ateştedir!
“Hutbetu’l) Hace” Bu duayı, Cuma hutbelerinde ve tüm konuşmalarında okuyan Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bizzat ashabına da öğretmiştir.
Müslim 867, Nesei 3/188
ÖnsözHamd, Allah’a mahsustur. Kuşkusuz Allah, kullarını tevhit üzere yaratmıştır. Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Rabbinden rivayet ettiği kutsi hadiste Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle demiştir:
“Ben kullarımı hanifler olarak yarattım. Fakat şeytan onları yoldan çıkardı.”
Hanif: Sözlükte meyil etme, sapma manalarına gelen bir kelimedir.
Onun şerî manası: Allah’a ortak ve eş koşmaktan meylederek sapıp Onu birlemek demektir. Hanif aynı zamanda İbrahim (Aleyhisselam)’in dininin ismidir. Bu sebeple İbrahim (Aleyhisselam) aslı İslam olan hanif dinin kurucusudur. Allah Nebimize babası İbrahim’in şirkten uzak tevhit üzere bina edilmiş hanif dinine tabi olmasını emretmiştir.
Diğer bir hadiste ise Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle demiştir:
“Her doğan fıtrat üzere doğar. Sonra babası ve annesi onu Mecusileştirir, Hristiyanlaştırır veya Yahudileştirir.”
Buhari 6491
Allah’ın kendine yaklaşmak ve rızasını kazanmak için yol gösterip bu hasletleri sevdirdiği akıllı Müslüman, kendini ilgilendiren diniyle alakalı büyük küçük her meseleyi sorarak yahut okuyarak öğrenmeye gayret eder. Her Müslüman erkek ve kadının öğrenip amel etmesi gereken en önemli hususlar, diniyle ilgili olanlarıdır.
Onun dünya ve ahirette felaha ermesi ve fitnelerden kurtulması bu hususlara bağlıdır. Allah’ın, dinini muhafaza için seçtiği selef âlimleri, bu hususlarda bir çok eserler telif etmişlerdir. Burada kastım, Kur’an ve onunla alakalı ilimler, Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’den sahih olarak rivayet edilen hadisler ve onlarla alakalı ilimler üzere duran sahih İslam bilgisidir.
Akıl sahibi her Müslümanın, Allah’tan muvaffakiyet istemesinden sonra umulan faydanın tamamlanması için bu kaynaklardan ilim alması, âlimlerin idare ettiği ilim meclislerine katılıp devam etmesi gerekir. Bununla beraber zaman değişti ve insanların çoğu dini öğrenmekten vazgeçip sadece dünya işlerini öğrenmeye yöneldiler. Bundan daha kötüsü çocuklarını da aynı düşünce üzere terbiye etmeye başladılar.
Öncelikli şerî meseleler ve hükümlerin bilinmesi bir yana, itikadî meselelerin çoğunda bilgisizlik çoğalıp yayıldı. Hatta namaz kılmama işi, basit ve önemsiz olup aleni yapılan işlerden oldu ki bu büyük bir tehlikeyi haber vermektedir. Bu duruma insanlar, âlimlerin azlığı ve onlara ulaşmanın zorluğunu sebep göstererek özür beyan edebilirler.
O insanlar ulaşım vasıtaları geliştikten ve kolaylaştıktan sonra bu cehaletin Allah katında özür olmayacağını bilmezler mi? Bu konuyu daha fazla açıklamaya gerek yoktur. Zira mazeretlerini sayıp dökse de herkes kendi aleyhine şahittir.
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
“Herkes cennete girecektir, ancak imtina edenler müstesnadır.”
Sahabeler:
−Ya Rasulullah! İmtina edenler kimdir? diye sorulduğunda, Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
−“Kim bana itaat ederse cennete girer. Kim de bana asi olursa o da imtina etmiş olur.”
Buhari 7143
Ey Müslüman kardeşim, göklerin ve yerin Rabbinin vahyine, Nebinin emirlerine uymadan nasıl cennete gireriz?! Allah, dünya ve onda yaşayanlara varis olana kadar her zamanda ve değişik vasıtalarla hüccetini ikame etmeye devam edecektir.
Bu sebeple de öğrenme vasıtalarını kolaylaştırmıştır. O vasıtalardan biri de, nesilden nesle insanların istifade edeceği sayfaları arasında uzun müddet değerli ilimleri taşı-yan kitaplardır. Allah’ın dinini öğrenmek en şerefli uğraşılardandır. İnsan, Allah için samimiyetle bu dini öğrendiğinde şereflenir.
İmam Şafii (Rahmetullahi Aleyh) şöyle demiştir:
“İlimlerin en şereflisi iki nevi ilimdir:
1) Din ilmi.
2) Beden ilmi.
“Allah din ilimlerini öğrenmeyi kolaylaştırmış ve Şerefli Kitabında şöyle buyurmuştur:
“Biz Kur’an’ı anlamanız için kolaylaştırdık. Düşünen yok mu?” Kamer 22 Buna rağmen insanlık düşünmemeye ve şerî emirlere uymamaya devam etmektedir.”
Allah kullarından Kitabını koruyan, Nebisinin sünnetinden ayrılmayan kimseleri, bu ikisine yardım etmeleri için hazırlamıştır. Onlar Kitap ve sünneti ilim ve dirayetle ihata ettiler. Bazıları Kur’an bilgilerinde, tefsir usulü ve onunla ilgili kaidelerde, Arap dili ile ilgili konularda, rical ilmi, güvenilir sika raviler tarihi ve hal tercümesi konularında üstünlük sağladılar.
Diğer bazıları ise, nebevi sünnetin ilimlerinde, delil olan hadislerin diğerlerinden ayırt edilip bilinmesi için hadislerin ıstılahî bilgisinde; diğer bazıları da mükelleflerin fiillerine taalluk eden ferî hükümlerin delillerinin anlaşıldığı fıkıh usulü ilminde üstün oldular. Âlimler şerî maksatları anladıkları fıkıh kaidelerini işte buradan istinbat edip çıkarmışlardır. Şeriatın sırları, maslahatların elde edilmesi ve mefsedetlerin ortadan kaldırılmasıyla ortaya çıkar ve bu kaidelerle bilinir.
Mefsedetler: Güzel, doğru, huzur, güven vb. şeylerin zıddı bozgunculuk, kötü ve çirkin işler, huzur ve güveni ortadan kaldırıp karıştırmak vb. şeylere verilen bir isimdir. Maslahatlar ise, mefsedetlerin tam karşıtı bir kelimedir. Bu iki kelime birbirinin zıddı olara kullanılır.
Bu izahtan sonra, şüphesiz Allah’ın samimi niyetle rızıklandırdığı kimseler için Allah’ın dininin elde edilmesi ve anlaşılması kolaydır diyebiliriz. Ancak, sadece dünya ve ahrette kurtuluşa ermek niyetiyle bu dini öğrenmek isteyen kimse ile önder imamlardan biri olup, cehalet karanlığından başkalarını aydınlatmak için nebilerin yolunda gitmek isteyen kimsenin arasının ayırt edilmesi gerekir.
Biz bu kitapta birinci kısım insanları kast ediyoruz. Onları, ibadet ettiği Allah kimdir? Uyulması farz olan din nedir? İnsanlığa gönderilen Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) kimdir? Nebinin insanlar üzerindeki hakkı nedir? gibi meseleler ilgilendirmektedir.
Kitaba başlamadan önce burada bir noktaya dikkat çekmemiz gerekiyor. O da, bu soruların cevabını bilmek kulun kurtuluş ve felaha ermesine yetmez. Aksine söz, fiil ve inanç olarak imanın altı şartını yerine getirmek gerekir. Çünkü imanın şartlarında açılan gedikler Muhammed (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in ümmetini yetmiş üç fırkaya böldüğü gibi, İslam’ın beş şartında açılan söz, fiil ve itikadi gedikler de sahibini İslam dairesinden çıkartmaktadır.
Ey Müslüman kardeşim, zekât verip oruç tutan, namaz kılanlardan bazılarını, bilmeden Mutezile, Harici veya Eşari olduklarını öğrendiğin zaman garibine gitmesin. Hatta bazılarının bilmeden İslam dairesinden çıktığını bile görebilirsin.
Bütün bunlar, okumaması, dininin önemli meselelerini sormaması sebebiyledir. Bu durum kişiyi, daha az öneme sahip şeylere çabasını, vaktini ve malını sarf ettirir. Tabi bu kişi, miras olarak elde ettiği Müslümanlıkla Allah’a umut besleyip, çabasını, vaktini ve malını Allah’ın haram kıldığı fuzuli şeylere harcamıyorsa?!
Allah-u Teâlâ’dan bize hakkı hak olarak göstermesini ve ona uymakla bizi rızıklandırmasını, batılı batıl olarak göstermesini ve ondan kaçınmakla bizi rızıklandırmasını istiyoruz. Allah Muhammed (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’e, ailesine ve arkadaşlarına salât ve selam etsin…
Her Müslümanın Bilmesi Zorunlu Olduğu Hususlar1) Dini Bilmek.
2) Dinle Amel Etmek.
3) Dine Davet Etmek.
4) Din İçin Eziyetlere Sabretmek.
Dini Bilmeka) Allah’ı Bilmek:1) Allah’ın Rububiyeti.
2) Allah’ın Uluhiyeti.
3) Allah’ın İsim ve Sıfatları.
b) İslam’ı Delillerle Bilmek:1) İslam’ın Rükünleri.
2) İmanın Rükünleri.
3) İhsanın Tarifi.
c) Nebiyi Bilmek:1) Nebinin Nesebi Kimlerdir?
2) Nebi Nasıl Tasdik Edilir?
3) Nebinin Hidayeti.
İlimBil ki, sana Rabbinin Kitabı ve Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in sünnetini düşünüp anlaman, fayda veren ilim ve kurtuluşun aslı olan din bilgilerini öğrenmen için akıl ve kalp verilmiştir.
Din Bilgisi Üç Şeye Şamildir:1) Allah’ın, diğer bir ifadeyle tevhidin bilinmesi. Yani Allah’ı rububiyeti, uluhiyeti, isim ve sıfatlarıyla bilmek ve bunlarla Onu birlemek.
2) İslam dininin delillerle bilinmesi.
3) Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in bilinmesi.
Erkek olsun kadın olsun hiç kimsenin, bu hususları bilmemesinde mazereti olamaz. Ancak davet ulaşmayan veya bir sebepten dolayı hakkı bilmekten aciz olan kimseler müstesnadır. Bu hususları uzatmadan özet olarak ele alacağız. Çünkü bunlar dünya ve ahirette kurtuluş ve felah sebepleridir.
A) Allah’ı BilmekEy Allah’ın kulu! Rabbinin kim olduğunu, ibadet ve itaatle Onu nasıl birleyeceğini bilmen için Allah’ın tanınması senden önemle istenen görevdir. Allah’ın bilinmesi üç şeyi içerir:
1) Allah’ın Rab olarak bilinmesi: Allah’ın her şeyin Rabbi, meliki, yaratıcısı, rızık vericisi, işlerini idare eden olduğuna, bunlardan herhangi birinde ortağı olmadığına kesin inanmaktır. Yaratma, rızık verme, işleri idare etme, diriltme ve öldürme gibi fiilleri Allah’tan başka hiç kimse yapamaz. Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor:
“Allah her şeyin yaratıcısıdır.” Zümer 62 “De ki, sizi gökten ve yerden kim rızıklandırır. Kulaklara ve gözlere kim sahip olur. Ölüden diriyi ve diriden ölüyü kim çıkartır. (Her türlü) işi kim idare eder? Diyecekler ki, Allah. De ki; sakınmaz mısınız, Allah sizin Rabbinizdir. Haktan sonra sapıklıkta başka ne var, nasıl döndürülüyorsunuz?” Yunus 31, 32 Diriltme öldürme vb. fiillerde Allah’ın ölü veya yaşayan kimselerden ortağı olduğuna inanan bir kimse, Müslüman âlimlerin icması ile kâfirdir.
2) Allah’ın İlah olarak bilinmesi: Bütün nevileri ile ibadet edilmeye sadece Allah’ın layık olduğuna iman etmektir. Namaz, dua, itaat, sevgi, tevekkül, kurban, adak vb. ibadetlerin birçok nevileri vardır.
İbadet: Gizli veya açık söz ve fiillerden Allah’ın sevip razı olduğu her şey için toplayıcı bir isimdir.
İbadetin hakikati: Sevgi ile birlikte boyun eğmenin kemalidir. Şeyhülislam İbni Teymiye (Rahmetullahi Aleyh) ibadeti, “İbadet: Rasullerin dili üzere Allah’ın emrettiği şeylere uyarak Allah’a itaat etmektir.” diye tarif etmiştir.
Herkim bu ibadetlerden birini Allah’ın gayrına sarf ederse o kimse Allah’a şirk koşmuştur. Bu tür şirke, bazı cahillerin, kabirlerin etrafını dolaşıp oraları tavaf etmeleri, kabirlerde yatanların fayda ve zarar verebileceğine, Allah katında şefaat edebileceğine inanmaları örnek verilebilir. Kuşkusuz bu fiiller, Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem), sahabiler ve Müslümanların imamlarından hiç kimsenin yapmadığı büyük şirk ve bid’atlerdendir. Bu sarf etmede, Allah’a karşı edepsizlik vardır ve Allah’ın “Kullarım sana beni sorarlarsa, ben onlara yakınım. Bana dua ettiği vakit dua edenin duasını kabul ederim.” Bakara 186 Buyruğunun hükmüne göre kulun doğrudan Allah’a dua etmesi farzdır.
3) Allah’ın isim ve sıfatlarıyla bilinmesi: Allah’ın kendi nefsi için ve Rasulullah’ın Allah için ispat ettiği isim ve sıfatları benzetme yapmadan, niceliğini araştırmadan, manasını bozmadan, hükmünü iptal ve tevil etmeden ispat etmektir. Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor:
“O’nun benzeri hiçbir şey yoktur. O işitici ve görücüdür.” Şura 11 Allah, kendi zıddı olan her şeye benzemekten münezzehtir:
“Allah onların (müşriklerin) sıfatladıkları şeylerden münezzehtir.” Saffat 159 Allah’ın hiçbir şeyin denk olamayacağı mutlak kemali vardır:
“De ki, O Allah birdir.” İhlâs 1 Allah birdir Onun ortağı yoktur: “Allah sameddir.” İhlâs 2
İbni Abbas (Radiyallahu Anh) “Allah sameddir.” Ayetini tefsir ederken:
“O, efendiliğinde kâmil olan bir Seyyid; azametinde kâmil olan bir Azim; hikmetinde kâmil olan bir Hâkim; hilminde kâmil olan bir Halimdir...” demiştir. Allah’ın bu isim ve sıfatları, Ona herhangi bir şeyin ortak ve benzer olmasını nefyediyor, en güzel isimlerin ve en yüce sıfatların tamamının Allah için sabit olduğunu ispat ediyor.
“O, doğurmamıştır, doğrulmamıştır.” İhlas 3 Ayet, Onun bir şeyden meydana gelmesinden ve O’ndan da bir şeyin meydana gelmesinden münezzeh olduğuna delalet etmektedir.
Bir hadiste Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
“Rabbimiz, her gece dünya semasına iner…”
Buhari 1145
Bu hadiste, Allah’ın niceliğini bilmediğimiz, celal ve azametine yakışır bir şekilde nüzul sıfatının ispatı vardır. Başka bir hadiste Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
“Allah mü’min kulu tevbe ettiği vakit çok sevinir.”
Müslim 2675/1
Bu hadiste ise Allah’ın sevinme sıfatına, onun sabitliğine bir işaret vardır. Sevinme sıfatı, fiili sıfattır ve Allah’ın dilemesine tabidir.
Bir başka hadiste Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
“Allah şu iki adama güler…”
Buhari 2670
Bu hadiste de Allah’ın celaline ve azametine yakışır bir şekilde yaratılmışların gülmesine benzemeksizin gülme sıfatının ispatı vardır.
Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor:
“En güzel isimler Allah’ındır. O isimlerle Allah’a dua edin. O’nun isimleri hakkında sapıtanları bırakın, onlar yaptıklarının karşılığını göreceklerdir.” Araf 180 Bu ayette Allah’tan güzel isimleri ile kendine dua edilmesine emir vardır. O isimlerde mutlak kemal ve azamet vardır, örneğin:
Alîm: O’nun her şey de kuşatıcı mutlak ilmi vardır. O’nun ilminden ne yerde ne de gökte zerre miktarı bir şey çıkamaz.
Kadîr: Hiçbir şeyin acizliğe düşüremeyeceği kudreti üzere delalet eder.
Azîz: İzzet, güç yetirmedeki galiplik, kahır ve yüceliği kast etmektedir.
Zu’l) Celal: Celal ve azamet sahibidir ki, O’ndan daha güzel olan ve Ondan daha büyük olan bir varlık yoktur.
Kayyum: O, kendi zatı ile ayakta durandır. Onun dışındaki varlıklar, O’na muhtaçtır ve Onun zatı ile ayakta dururlar.
Bunların dışında Allah’ın onlarla dua edilmesini istediği diğer isimleri de vardır. Bu isimlerin manasını tahrif edenler, onların hakikatini bıraktılar ve aşağıdaki yollara gittiler:
Temsil: Yaratanı yaratılmışa benzettiler.
Tekyif: Sıfatın niceliğini araştırıp bir şeye benzettiler.
Tahrif: Kelimeyi delalet ettiği mananın zıddına tefsir ettiler.
Ta’til: İnkâr edip sıfatı asli olarak inkar ettiler.
İnsanlar bunlara düştükleri vakit derin bir sapıklığa duçar oldular, hiziplere gruplara ayrıldılar.
B) İslam’ı Delillerle BilmekEy Allah’ın kulu, ibadetlerini nasıl eda edeceğini, onların gerekleri, şartları ve noksanlarının neler olduğunu anlayıp öğrenmen için onların delillerini bilmek senden şerî bir taleptir. Allah-u Teâlâ’nın: “Şüphesiz Allah katında din İslam’dır.” Âl-i İmran 19 buyurduğu için İslam Allah’ın dinidir.
Allah’ın dini: Tevhitle Allah’a teslim olmak, itaatle bağlanmak, şirk ve ehlinden uzaklaşmaktır. Allah’ın dini üç mertebe üzeredir:
(a) İslam,
(b) İman,
(c) İhsan.
Biz bu üç mertebeyi gerekli açıklamalarla ele alacağız.
.
سُبْحاَنَكَ اللَّهُمَّ وَبِحَمْدِكَ، أَشْهَدُ أَنْ لاَ إِلهَ إِلاَّ أَنْتَ، أَسْتَغْفِرُكَ وَأَتُوبُ إِلَيْكَ