MURATS44
Özel Üye
. -1-
Bu cümlenin makabliyle cihet-i nazmı:
Arkadaş! Cenab-ı Hakkın sıfat-ı ezeliye aleminde biri celali, diğeri cemali, iki türlü tecellisi vardır. Celal ile cemalin sıfat-ı ef'al aleminde tecellisinden lütuf ve kahır, hüsün ve heybet tezahür eder. Ef'al alemine tecelli edince, tahliye ( . ) ile tahliye ( . ) , tezyin ile tenzih doğar. Asar ve a'mal aleminden alem-i ahirete intıba' edince, lütuf Cennet ve nur olarak, kahır da Cehennem ve nar olarak tecelli eder. Sonra alem-i zikre in'ikas edince, biri hamd, diğeri tesbih olmak üzere iki kısma ayrılır. Sonra alem-i kelamda tecelli edince, kelamın emir ve nehye taksimine sebep olur. Sonra alem-i irşada intikal edince, irşadı tergib ve terhib, tebşir ve inzara taksim eder.
Sonra vicdana tecelli edince, reca ve havf husule gelir.
Sonra irşadın iktizasındandır ki, havf ile reca arasındaki müvazene devamla muhafaza edilsin ki, reca ile doğru yollara süluk edilsin, havf ile de, eğri yollara gidilmesin; ne Allah'ın rahmetinden me'yus, ne de azabından emin olunsun.
İşte böylece teselsül eden şu hikmetten dolayı, Kur'an-ı Kerim, aleddevam, terğibden sonra terhib; ve ebrarı medhettikten sonra füccarı zemmetmiştir.
Sual: Bu cümle ile
. -2-
cümlesi arasında ne gibi bir fark vardır ki, orada atıf var, burada yoktur?
Cevap: Atfın hüsnü, münasebetin hüsnüne bakar. Hüsn-ü münasebet, her iki cümleden takip edilen arz ve maksadın bir olmasına mütevakkıftır. Halbuki oradaki maksat, burada yoktur. Burada birinci cümledeki maksat, Kur'an'ın medhine incirar eden mü'minlerin medhidir. İkinci cümleden maksat, yalnız tahvif ve terhib için kafirlerin zemmidir. Bu ise Kur'an'ın medhiyle alakadar değildir.
Sonra bu cümlenin ihtiva ettiği eczanın nazmında tezahür eden letaif cihetine bakalım. . -3- ile . -4- mevkilere göre ifade ettikleri nüktelerden maada, belagatçe kıymetli sayılan iki nükteyi daha tazammun etmişlerdir ki, Kur'an, pek çok yerlerinde . ile . 'yi mükerreren zikretmiştir.
______________________________________
1- İnkar edenlere gelince, sen onları inkarlarının akibetinden sakındırsan da birdir, sakındırmasın da. (Bakara Sûresi: 6.)
Bu cümlenin makabliyle cihet-i nazmı:
Arkadaş! Cenab-ı Hakkın sıfat-ı ezeliye aleminde biri celali, diğeri cemali, iki türlü tecellisi vardır. Celal ile cemalin sıfat-ı ef'al aleminde tecellisinden lütuf ve kahır, hüsün ve heybet tezahür eder. Ef'al alemine tecelli edince, tahliye ( . ) ile tahliye ( . ) , tezyin ile tenzih doğar. Asar ve a'mal aleminden alem-i ahirete intıba' edince, lütuf Cennet ve nur olarak, kahır da Cehennem ve nar olarak tecelli eder. Sonra alem-i zikre in'ikas edince, biri hamd, diğeri tesbih olmak üzere iki kısma ayrılır. Sonra alem-i kelamda tecelli edince, kelamın emir ve nehye taksimine sebep olur. Sonra alem-i irşada intikal edince, irşadı tergib ve terhib, tebşir ve inzara taksim eder.
Sonra vicdana tecelli edince, reca ve havf husule gelir.
Sonra irşadın iktizasındandır ki, havf ile reca arasındaki müvazene devamla muhafaza edilsin ki, reca ile doğru yollara süluk edilsin, havf ile de, eğri yollara gidilmesin; ne Allah'ın rahmetinden me'yus, ne de azabından emin olunsun.
İşte böylece teselsül eden şu hikmetten dolayı, Kur'an-ı Kerim, aleddevam, terğibden sonra terhib; ve ebrarı medhettikten sonra füccarı zemmetmiştir.
Sual: Bu cümle ile
. -2-
cümlesi arasında ne gibi bir fark vardır ki, orada atıf var, burada yoktur?
Cevap: Atfın hüsnü, münasebetin hüsnüne bakar. Hüsn-ü münasebet, her iki cümleden takip edilen arz ve maksadın bir olmasına mütevakkıftır. Halbuki oradaki maksat, burada yoktur. Burada birinci cümledeki maksat, Kur'an'ın medhine incirar eden mü'minlerin medhidir. İkinci cümleden maksat, yalnız tahvif ve terhib için kafirlerin zemmidir. Bu ise Kur'an'ın medhiyle alakadar değildir.
Sonra bu cümlenin ihtiva ettiği eczanın nazmında tezahür eden letaif cihetine bakalım. . -3- ile . -4- mevkilere göre ifade ettikleri nüktelerden maada, belagatçe kıymetli sayılan iki nükteyi daha tazammun etmişlerdir ki, Kur'an, pek çok yerlerinde . ile . 'yi mükerreren zikretmiştir.
______________________________________
1- İnkar edenlere gelince, sen onları inkarlarının akibetinden sakındırsan da birdir, sakındırmasın da. (Bakara Sûresi: 6.)