Nur Hanım
Aktif Üyemiz
.
Mehmed Zâhid Kotku (Rh. A.) Hocaefendi’ye göre değişim ve farkındalık…
24 KASIM 2014 – TSİ 10:22
Yirminci yüzyılın mürşidi kâmillerinden Mehmed Zâhid Kotku (Rh. A.) Hocaefendi’yi, dünyayı teşriflerinin yıldönümünde saygı ve hürmetle yâd ediyoruz.
Bu programda bir değişim ve dönüşüm, aynı zamanda farkındalık ve feraset bilimi olan tasavvufun önde gelenlerinden ve son devrin önemli temsilcilerinden olan Mehmed Zâhid Kotku (ra) Hocaefendi’de değişim ve farkındalık fikrini incelemeye gayret edeceğiz.
Değişim; ister kemal, isterse zeval şeklinde olsun, varlıkların ve eşyanın tabiatında var olan bir unsurdur. Mevsimler değişir, gün döner, canlılar büyür, yetişir, ölür, taşlar bile selin rüzgârın marifeti ile yer değiştirir, netice olarak her şey değişme, ilahi kanununa tabi olarak değişir. İnsan ise bütün varlıklardan farklı bir durumdadır. Kendisine verilmiş olan akıl ve iradesi sayesinde, sahip olduğu değerler, inançlar, ülküler, kişilikler, alışkanlıklar, davranışlar, iç ve dış tesirlerle değişimlerin arkasında sürüklenen bir uydu değil, kendisini ve toplumu değiştirip yön verecek durumda ve sorumluluğundadır. Elbette bu netice, bireyin farkındalık seviyesi ve değişim isteğindeki oran nispetindedir.
İslam, değişimden yanadır, fıtrata uygun ve tevhit merkezli bir değişimi istemektedir. Bu sebebe binaen Allah kullarına kendilerini değiştirebilme kabiliyetlerini, aklı, iradeyi, düşünme ve tercih edebilme yetenek ve salahiyetini vermiştir.
Zâhid Kotku Rahmetullahi aleyhin “Bu dünyada insan muhayyerdir. İstersen cennet yoluna, istersen cehennem yoluna gidersin”1cümlesi ile özetlediği bu hürriyeti veren ise Allah’dır. Yani “sünnetullah” adı verilen, sürece yayılmış, tarihsel ve toplumsal değişmeye “Kuvvet ve kudreti ihsan eden, insanı günden güne tekâmüle ulaştıran ve bu gün fezalarda dolaştıran, aylara kadar götüren, o havasız semâ tabakalarını aştıran kudretin sahibi Allah-u Teâlâ’dır”2
İslam insanları irade sahibi kılmıştır ama başıboş bırakmamıştır. İslam dini ahlâka dair birçok emirler buyurmuş, yasaklar koymuştur. Sayısız dinî-ahlâkî sorumluluk ve vecîbeler emredilmiştir. İnananlar şüphesiz bunları görmezlikten gelemez, ihmal edemez, değiştiremez, reddedemez.3 Her türlü girişim, değişim, dönüşüm vs. bu çizilen çerçeveye uygun olmak mecburiyetindedir.
Mehmed Zâhid Kotku Hocaefendi, Tasavvufi Ahlak eserinde şu tavsiyede bulunmaktadır:
“Vefakâr, dürüst, yardımsever, merhametli, şefkatli, cesur, âdil, anlayışlı, hassas, fedakâr, sabırlı, affedici, mütevazı, sebatkâr, çalışkan, hayırlı… vs. bir kimse olmak mecburiyetindeyiz. Bunlara aykırı bir sisteme uyamayız, değer hükümlerimizi tersyüz edemeyiz. Hakiki bir Müslüman olarak, İslâm dışı bir ahlâk anlayışına tâbi olmamız imkânsızdır; inancımıza zıttır.4
[TABLE="class: tborder, width: 100%, align: center"]
[TR]
[TD="class: alt2"]
[TD="align: right"].[/TD]
[/TD]
[/TD]
[/TR]
[/TABLE]
Mehmed Zâhid Kotku (Rh. A.) Hocaefendi’ye göre değişim ve farkındalık…
24 KASIM 2014 – TSİ 10:22
Yirminci yüzyılın mürşidi kâmillerinden Mehmed Zâhid Kotku (Rh. A.) Hocaefendi’yi, dünyayı teşriflerinin yıldönümünde saygı ve hürmetle yâd ediyoruz.
Bu programda bir değişim ve dönüşüm, aynı zamanda farkındalık ve feraset bilimi olan tasavvufun önde gelenlerinden ve son devrin önemli temsilcilerinden olan Mehmed Zâhid Kotku (ra) Hocaefendi’de değişim ve farkındalık fikrini incelemeye gayret edeceğiz.
Değişim; ister kemal, isterse zeval şeklinde olsun, varlıkların ve eşyanın tabiatında var olan bir unsurdur. Mevsimler değişir, gün döner, canlılar büyür, yetişir, ölür, taşlar bile selin rüzgârın marifeti ile yer değiştirir, netice olarak her şey değişme, ilahi kanununa tabi olarak değişir. İnsan ise bütün varlıklardan farklı bir durumdadır. Kendisine verilmiş olan akıl ve iradesi sayesinde, sahip olduğu değerler, inançlar, ülküler, kişilikler, alışkanlıklar, davranışlar, iç ve dış tesirlerle değişimlerin arkasında sürüklenen bir uydu değil, kendisini ve toplumu değiştirip yön verecek durumda ve sorumluluğundadır. Elbette bu netice, bireyin farkındalık seviyesi ve değişim isteğindeki oran nispetindedir.
İslam, değişimden yanadır, fıtrata uygun ve tevhit merkezli bir değişimi istemektedir. Bu sebebe binaen Allah kullarına kendilerini değiştirebilme kabiliyetlerini, aklı, iradeyi, düşünme ve tercih edebilme yetenek ve salahiyetini vermiştir.
Zâhid Kotku Rahmetullahi aleyhin “Bu dünyada insan muhayyerdir. İstersen cennet yoluna, istersen cehennem yoluna gidersin”1cümlesi ile özetlediği bu hürriyeti veren ise Allah’dır. Yani “sünnetullah” adı verilen, sürece yayılmış, tarihsel ve toplumsal değişmeye “Kuvvet ve kudreti ihsan eden, insanı günden güne tekâmüle ulaştıran ve bu gün fezalarda dolaştıran, aylara kadar götüren, o havasız semâ tabakalarını aştıran kudretin sahibi Allah-u Teâlâ’dır”2
İslam insanları irade sahibi kılmıştır ama başıboş bırakmamıştır. İslam dini ahlâka dair birçok emirler buyurmuş, yasaklar koymuştur. Sayısız dinî-ahlâkî sorumluluk ve vecîbeler emredilmiştir. İnananlar şüphesiz bunları görmezlikten gelemez, ihmal edemez, değiştiremez, reddedemez.3 Her türlü girişim, değişim, dönüşüm vs. bu çizilen çerçeveye uygun olmak mecburiyetindedir.
Mehmed Zâhid Kotku Hocaefendi, Tasavvufi Ahlak eserinde şu tavsiyede bulunmaktadır:
“Vefakâr, dürüst, yardımsever, merhametli, şefkatli, cesur, âdil, anlayışlı, hassas, fedakâr, sabırlı, affedici, mütevazı, sebatkâr, çalışkan, hayırlı… vs. bir kimse olmak mecburiyetindeyiz. Bunlara aykırı bir sisteme uyamayız, değer hükümlerimizi tersyüz edemeyiz. Hakiki bir Müslüman olarak, İslâm dışı bir ahlâk anlayışına tâbi olmamız imkânsızdır; inancımıza zıttır.4
[TABLE="class: tborder, width: 100%, align: center"]
[TR]
[TD="class: alt2"]
CEHD Kişinin iman etmesiyle başlayan değişim süreci bununla sınırlı kalmaz, o her tevbe-i nasuh ile birlikte yeni bir değişim sürecine intikal eder. İslam tarihinin en çarpıcı değişim manzaraları asr-ı saadette bizzat ashab-ı kiramın hayatlarında gözlemlenebilmektedir. Nebevî davet ile ilk Müslümanlar her bakımdan değişmiş, yepyeni bir kimlik ve kişiliğe bürünmüştür. Bireylerin değişimi ile yeni mü’minlerden “örnek ve temiz toplum modeli” inşa edilmiş, toplum da değiştirilmiştir. Bütün bu değişim zaferi, şiddetli bir cehd, çalışma ve gayret neticesinde mümkün olabilmiştir. M. Zâhid Kotku Hazretlerine göre değişim, müsbettir yani terakki kelimesi ile tarif edilir. Terakki ise lütuf ile değil, kahır iledir5, ancak azim ve çalışma ile ele geçer ki insan buna kabiliyet sahidir: “İnsanda olan melekiyyet ruhdan ibarettir. Terakkî ve tedenniye kâbiliyyetlidir. ….Bir kimse Hak yolunu bilse de ona sa’y etmese, şiddetli azâb ile muazzeb olur. O da firkat azabıdır.6 Mücâdele ve mücâhede de, aklımızın ermediği nice bin hikmetler vardır. En basîti, mücâhede olmasaydı, bugünkü gördüğümüz terakkiyatın hiç biri olmazdı. İnsanları bu çalışmalara sevkeden en büyük âmil, insandaki üstünlük arzusunun meydana getirdiği, mücâhede ve mücâdele gayretinin bir neticesi ve bir semeresidir.7 İbadette tekâmül ise o da yine mücâhede ve mücadeleye bağlıdır. Mücâhedelerde de dâimî bir sebat ister, yoksa ufak bir ihmal veya nefsin arzusuna muvâfakat, insanın çok yükseklerden bile düşmesine sebep olabilir.8 EMEL Değişim olumlu ve olumsuz istikametleri takip edebilir. Ancak burada söz konusu edilen yukarıda da ifade edildiği üzere fıtrata ve tevhid inancına uygun, müsbet gelişme yani terakkidir. Terakki manası yüklendiğinde değişmenin ilk ihtiyacı ulaşılabilir, arzulanır bir hedef belirlemektir. M. Zâhid Kotku Hocaefendi de değişim ve ilerlemeyi emel sahibi olmaya bağlar ve Tasavvufi Ahlak eserinde bunu şöyle ifade eder: “Emelsiz yaşamak imkânı yoktur. İster az, ister çok, insan herhalde bir emele muhtaçtır. O olmazsa hayat hiçbir veçhile terakki edemez; insanlar Âdem aleyhisselam devrini yaşamaktan kurtulamazlardı. Bugünkü medeniyet vasıtaları da hep emellerin mahsulüdür.” 9
[TD="width: 100%"] |
[TD="align: right"].[/TD]
[/TD]
[/TD]
[/TR]
[/TABLE]